Plants WS Zombies

Son yıllarda oyuncular olarak zombilere savaş ilan etmiş bulunuyoruz. İçimdeki Left 4 Dead ile durduramadığım zombileri avlama isteğini bu ay satışa sunulan Plants vs. Zombies isimli minik ama çok da küçük olmayan bu oyunla bastırmaya çalışıyorum. Ancak zombilerle uğraşmanın bu kadar komik ve eğlenceli olacağını tahmin etmemiştim. Eğer siz de dünyayı ele geçirme planları yapan zombilerin işgallerine sizin bahçenizden başlamasına engel olmak istiyorsanız doğru oyun incelemesini okuyorsunuz demektir.

Plants vs. Zombies, oyuncuya sadece iyi kurgulanmış bir hikaye modu sunmuyor, bunun yanında küçük oyunları ve bulmacaları oyunun başında saatler harcamanıza neden olacak sebeplerden sadece ikisi. Oyunumuzun amacı güzel evimizi zombilerden korumak ve bunu yaparken yeşil dostu bir ev sahibi olarak bahçemizi bitkilerimizle donatmak. Savunma hattımızı kurarken 6 satırdan oluşan kulvarları kullanıyoruz. Oyunun başlangıcında cephaneliğimizden dikeceğimiz bitkilerimizi seçiyoruz. Oyun ilerledikçe bitki çeşidimiz çok fazla miktarda oluyor ve zombilerin özelliklerine göre seçim yapıyor ve bunları stratejik olarak yerleştirerek kullanıyoruz. Zombiler ekranın sağ tarafında yavaş bir şekilde evimize doğru ilerledikçe bizlerde bitkilerimizi yerleştiriyoruz. Bitkilerimizin belli bir güneş ışığı fiyatı var ve bunlar çeşit ve güce göre değişiyor. Güneş ışıkları ise periyodik olarak güneşten gelen ve ayçiçeği bitkilerimizin ürettiklerinden oluşuyor. Üzerine tıklayarak topladığımız güneş ışıkları oyunda kullandığımız tek üretim kaynağımız. Bunun yanında zombilerden düşen metal paralarıda topluyor ve kasanıza ekliyorsunuz. Topladığınız paralar ile kilitli olan özellik ve bitkileri satın alarak cephaneliğinize koyuyor ve zombilere karşı savaşınızda gücünüze güç katıyorsunuz.
Oyun her ne kadar tek tip görünse de içerisinde çok fazla değişiklik bulunduruyor. Zombiler evinize üç farklı yoldan saldırıyorlar. Öncelikli hedefleri olan ön kapıdan girmelerine izin vermezseniz bu kez arka bahçenizden şanslarını deniyorlar. Oyun bu noktada çeşitlilik kazanıyor. İlk seviyedeki saldırılar sabah yapılırken arka bahçe saldırıları gece yapılıyor ve saldırı için zombiler havuzunuzu da kullanıyorlar. Gece güneş ışığı toplamakta zorlanırken bir de havuzdan savunma için havuz üzerine nilüferler koymak durumunda kalıyorsunuz. Bu farklılık sizi farklı yaklaşımlar ve stratejiler üretmeye zorluyor. Arka bahçede başarısız olan zombilerin yeni hedefi ise çatınız oluyor. Eğimli olan bu yüzeyde hareketlerinizi doğru planlamak ve farenizin tuşlarına olabildiğince hızlı basmanız gerekiyor. Oyun çoğu zaman stratejik bir havadan çıkıp zaman yarışına dönüşüyor. 50 bölümden oluşan ve 7-8 saatlik bir oyun süresi olan ana hikaye kısmını bitirdiğinizde oyunun sona erdiğini düşünmek büyük yanlışlık olur. Kilitli olan bulmaca bölümünün açılmasıyla oyunun yeni başladığını dahi söyleyebiliriz. Bu bölümler kendine özgü birçok farklılığı da beraberinde getiriyor. Klasik RTS'lerden hatırladığımız savaş sisi, bitkilerimiz bowling topu olarak kulandığımız bölümler, silahlanmış zombilerin saldırılarına karşı koyduğumuz bölümler Plants vs. Zombies oyununu eğlenceli kılan farklı bulmacalardan birkaçı. Bunu yanında Zen'in bahçesinde kendi bitkilerinizi yetiştirerek kilitli bitki ve özellikleri açmak için gerekli parayı toplayabilirsiniz. Eğer bitki ve zombilerin detaylı özelliklerini kaşfetmek ve stratejinizi ona göre planlamak isterseniz imdadınıza ilerleyen bölümlerde açılan "Almanak" yetişiyor. Bu almanak sayesinde bitki ve zombilerin atış gücü ve saldırıya açık yönlerini öğrenerek hareketlerinizi ona göre şekillendirebilirsiniz. Yukarıda saydığım özellikler oyuna yalnızca çeşitlilik kazandırmakla kalmıyor aynı zamanda oyunun oynanma süresini arttırıyor.
Oyunu değişik havaya sokan ve benim favorilerim arasına girmesine neden olan özelliği ise oyunun çok geniş zombi ve bitki çeşitliliğine sahip olması. Öyle ki zombilerin çeşitliliği sıradan bir zombiden, 80'li yılların gözde hareketlerini yapan bir pop yıldızı zombiye (Michael Jackson - Thriller dansı demek istedin sanırım? - Emre Acar), amerikan futbolcusu olan zombiden, bungee jumping yapan zombiye kadar çeşitlenmiş durumda. Yine aynı şekilde karpuz mancınığından yer mantarlarına, kaktüsten etçil çiçeklere kadar geniş bir yelpazede bitki koleksiyonu içeriyor (50'den fazla bitki çeşidi bulunuyor). Bu kadar çeşit birim ayrıca kendine özgü saldırı formlarına sahip olunca oyuncuda hareketlerini ona göre planlıyor ve cephaneneliğinden seçimini ona göre yapıyor. Bir oyunda yalnızca 7 farklı bitki seçimi yapabiliyorsunuz ancak ilerleyen zamanlarda topladığınız paralar ile farklı slot'lar açmanız mümkün. Böylelikle bezelye taneleri atarak başladığımız oyunumuzda karpuz, lahana ve zehirli mantarlar kullanarak oyunumuzu tamamlıyoruz. Zombiler ise farklı formlarda saldırılarını sürdürüyorlar. Sırıkla bitkiler üzerinden atlayarak evimize ulaşmaya çalışan zombiyi, ölmeden önce muhtemelen madenci olan ve yeri kazarak bahçenizin en sonuna ulaşan zombiyi ve sırtına küçük bir çocuk zombi alarak ileryen devasa zombiyi durdurmak için tüm bu farklı bitkilere ihtiyacınız oluyor. Oyundan sıkılmamızı engelleyen bu faktör ayrıca oyuncuyu oyuna bağımlı hale getiriyor. Tüm bu savaş ve mücadelen az da olsa sıkılırsanız sadece durun ve ekranı izleyin. Oyunun komik çizgileri çok başarılı ve bizleri eğlendirmeye yetecek kadar neşeli.

Oyunun müzikleri ve efektleri çok kompleks bir yapıda değil. Kimi zaman kendini tekrar eden müzik ve efektler olsa da kulak tırmalamıyor. Ayrıca zombilerin ağzından çıkan "braaaaiiinnsss" mırıltıları oyunun ses konusunda artı puan almasına yetecek kadar yerinde ve başarılı. Oyunun grafikleri ve fizikleri gayet başarılı. Gölgelendirme, görsellik, animasyonlar ve birimlerin hareketleri yumuşak çizgi grafiklerden oluşuyor ve göze hitap ediyor. Oyunun küçük oyunlar kategorisinde olduğunu düşünürsek bu sevimli grafikler azımsanmayacak kadar başarılı.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]